Salı

1453

Bir aydır 1453 filminin peşindeyim.Tarih kokan şehr-i İstanbul'a düşeli bu filmi İstanbul'da seyretmeliyim diye diye günlere çetele atarken biletler satışa çıkıverdi.
13-14 milyonluk İstanbullu salt İstanbul filmi diye koşar bu filmi Ankaralı olarak burada izlemek "bize düşmez" derken , mucize kavlinden Pazar günü en arka ve de en klas yer olan tam ortadan bilet alıverdik.
Pazar günü erken kalkmak zor olur diye 14.25 matinesinde kazanılan bu başarılı yer operasyonu bizi çok memnun etti.Adeta kendimi 13-14 milyonluk İstanbulluya galip gelmiş gibi hissettim.
Neyse sabah 11' de başlayan ve 12 civarında biten kahvaltı sonrası, Türk kahvelerimizi içip , yavaş yavaş hazırlanmaya başladık.
Bir haftadır, vizyona gireli kiminin beğendiği, kimin beğenmediği filmi merak ettiğimizi, yerimizin de çok güzel oldugunu konuşurken saatin 13.30 oldugunun farkına varınca, koşturarak hazırlanıp otomobile bindik.istanbul trafiğinde 10 km' lik bir yolun Pazar günü 1 saati bulduğunu düşününce arabam nedense hızlandı.!
Hızlandı ama git git bitmiyor yol, saat 14.15 daha AVM' nin otoparkına bile giremedik. 14.30 otoparkdayız yer yok.14.45 yer bulduk koşturuyoruz.Uzun zamandır böyle hızlı koşmamıştım.Hem de yukarı doğru.
Ara tara salonu bulduk, bulduk ama kapı duvar.Görevli sadece yeriniz yukarıda dedi kapıdan geri döndü.İyi tamam da salon zifiri karanlık o güzelim film başlayalı bilmem kaç dakika olmuş.Önümde arkadaşım ve basamakların mavi ışıklarından başka hiçbir şeyi göremiyorum.Tam artık düşerim ben dediğim an, filmin hangi ışıklı sahnesiydi bilmem, artık son sıraya geldiğimizi gördüm.Ama o güzelim aydınlık 10 saniye saniye sürdü . İnsanların ayaklarına basa basa oturacak yer arıyorum. Arkadaşım oturdu çile bitti yerimizi bulduk derken o ne bana koltuk yok. Olamaz koltuk yok , sadece oturacak kucak var.Bir arbede sonrası kenardan birileri kayalım dedi.Deyince benim de bir koltuk sahibi olabildiğimi anladım.Film başlayalı 20 dakika olmuş kenarda bir yerlere sığındık o güzelim yerlerimize başkaları konmuştu.Bu koltuk sevdasına kapılmadan filme konsantre olmaya çalıştım.
Filme konsantre olduğumda Mehmed Sultan İstanbulu alma planlarına başlamış , Lala paşasının muhalefetine rağmen kararından taviz vermiyordu.
Filmde top ustası Urbanın kızı Erayı seven Justinyanus ve Era Hasan Paşa aşkı da vardı.
Kararlı Mehmed sultan , ya ben İstanbul'u alırım ya da o beni diyerek Rumeli Hisarının inşaasını emrettiğinde Kostantin kuşatma hazırlıgının başladıgını anladı.İstanbul kuşatması aylarca sürüp Mehmet Sultan'ın sessizliğe gömülüşünü
Akşemsettin Hocanın rüyası , büyük bir zafer çığlığına dönüştürdü.
Filme büyük paralar harcanmış, oyuncular güçlü. mutlaka eksiklikler hatalar vardı ama sonuçta film güzeldi.Filmde bence sadece gemilerin kızakla karadan yürütülmesinin arkasındaki fikrin paylaşılmaması büyük eksiklikti.İstanbul kuşatmasındaki kararlılığı, azmi ve inancı önden fikriyle paylaşıp gemiler sahnesine geçilseydi, çoçukluğumuzda öğrendiğimiz İstanbul kuşatmasına geri döner tazelenirdik.
Yine de başarılıydı , emeği geçenlerin ellerine sağlık.
Baldan

Hiç yorum yok:

SİZ HALA...

SİZ HALA...
SİZ HALA ELDE Mİ YIKIYORSUNUZ?